Hiç bir şey kesintiye uğramaz. Formlara olan düşkünlüğümüz bir şeylerin kesintiye uğradığını düşünür. Kendini beden olarak gören bir realite olsa bile, Ruhun bunun böyle olmadığını bilir. Biraz teknik bir konuya girelim.
"Kama Loka yani Arzu planı, pek çok tabakaya bölünmüştür. Ölümden hemen sonra Ruh, arzu bedeni yani Kama Rupa tarafından engellenir. Kama Manasın kaba ve hayvani doğaya sahip olarak şekillendirdiği bütün Zihinsel İmajlar bu astral dünyanın aşağı seviyelerinde güçlüdür. Az gelişmiş bir Ruh, bu İmajlarda yaşayacak ve onları uygulayacaktır. Böylece kendisini, fiziksel olarak bir sonraki hayatta, onları tekrarlamaya hazırlar.
Duyusal zevklere dair düşüncelerde yaşamış olan ve böyle Zihinsel İmajlar yaratmış olan bir insan, duyusal zevklerle dünya sahnelerine çekilmekle"
"Yeni gelmiş Ruhu çevreleyen Zihinsel İmajların bazıları, ölümden sonraki hayatın erken dönemlerinde büyük sorun kaynağı olurlar. Kendilerini Zihinsel İmajlar olarak sunan batıl inançlar, gerçekte var olmayan korku dolu resimlerle Ruha işkence eder. " Annie Besant, Karma & Dharma
Bu bilgelik ile ölümden sonra yaşamı inşa etmeye çalışan realitelere bakalım nasıl gözükürler?
Bu realiteler hatırlatıcılar-uyarıcılar olsa gerek. "Liyakat" sahibi olanlar uyarılır.
Arayışta olan inisiye bana göre vijdanla eyleme geçiyor. Karmaşık durumlarda akla danışmak genelde çıkara yönelik karar aldırabiliyor.
Dünya fiziksel bedenin rüyası. O uyur astral bedenin rüyasına uyanırız gibi aklımda bir bilgi kalmış. Bedenlerin yakıtı boyutlarda ki realitemizi belirliyor sanki. Bedenin yakıtı manyetik enerji ise güçlü manyetik enerji o katmanları direkt aşmamızı yani cennet-cehennemi bizim için mekan olmaktan çıkarmamızı sağlar.
Çalışmaların içinde bu bilgelik nerede durur? Neden böyle bir bilgiyi ihtiyacımız var? Ya da neden böyle bir bilgi verilmiş bize diğer tarafla ilgili?
Diğer yaşamımız da demek istemiyorum ya da ölümden sonra yaşam da demek istiyorum, şöyle bir şey olabilir, "kaba şuurun bırakıldığı durumlar". Bu hayatta da bedeni hissetmediğimiz, algımızın fiziksel bedenin üzerine çıktığı anlar oldu. O anlarda ne oldu?
Bu hayata illüzyon dedik, dinler birçok şey dedi, burada neyi nasıl geliştirmeliyiz ki bilincin sürekliliği sağlansın?
O anlarda; Devam eden yaşamın içinde fizik kurallarının olmadığı Dünya'nın farklı bir yerine gitmişim de orada ki yaşamın içine katılmışım gibiydi.
Bu bilgi neden verilmiş?
Hazırlık yapmamız için, illüzyon bitince/fiziksel ölümle karşılaşacağımız yeni hayatın da kendimizin çabasıyla oluşacağını söylemek istemiş :)
Kıyas mekanizması?! Bilincimin devam edip etmeyeceğinin göstergesi ya da neyi ne kadar geliştirebilmişimin ölçüsü belirlenebilir mi acaba... Kaba şuurun bırakıldığı durumlar ın sıklığı, uzunluğu, isteğe bağlı olup olmadığı gibi doneler belki fikir verebilir.... Nasılını burada ya da farklı mecralarda araştırıp uygulamaya çalışıyoruz. Erdemli yaşa, kendini bil/anlamaya görmeye çalış.
Görülebilir kısımları var. Meditasyonlarda ve söylemlerde görülebilir. Bir şekilde madde ise ve merkezlerde birikiyorsa, insan da merkezlerdeki enerjiler üzerinde hareket ediyorsa merkezlerdeki değişiklik insanın davranışlarına yansır.
Ölüm/yaşam insanlık ailemizin unuttuğu bilgeliklerden. Gidenin arkasından ağlamak ve onu buraya bağlamak gibi değişik şeyler yaşıyoruz. Bunun nedeni de formlara olan tutkumuz. Bir form değişimi oluyor, fiziksel hayatında bir boşluk oluyor, üzüntü oluyordur ancak içsel olarak da bir sevinç vardır. Geçek ailesine kavuştu, planına gitti, işlerini yapıyor diye. Hayatı bırakan kişi inisiye ise çok daha hızlı geçişlerini yapmıştır.
Ölüm/yaşam konuşmaları ve korkunun etkisinin azalmasıyla objektif bilgi artması bizi bu hayattaki işlerimize daha sağlıklı bağ kurmamıza neden olacağına inanıyorum. Bir defa ayrılık fikri çok azalacak. Şimdi DNA analizi ile ne kadar nereli olduğunu biliyorlar. Bazı televizyon programlarında beyaz/siyah insanların köklerindeki bilgiler açığa çıkıyor. Ancak algılarındaki değişmeler ne derece oluyor bilmiyorum. Kişi enkarnasyona inanıyorsa ya da enkarnasyonlarını görmüşse, hayatın genişliğini bütünlüğünü kavrıyor. Zaman kavramı gelişiyor. Hayatın farklı zamanlarında farklı senaryolardaki görevleri onu gerçeği daha fazla kucaklamasına yardım ediyor. Şimdi biricik hayatlarımız içinde başka bir yere bakamayan bencil duygular içindeyiz çoğunlukla.
Bilimsel olarak ilerde olanlar, çevreci olanlar da enkarnasyon kavramı şüpheli. Ego-Yogalarının çoğunda enkarnasyon bilgisi geçse de formlara çok takılıyorlar. Bizi genişletecek şeyleri konuşmaya çalışıyorum.
Birimiz genişlediğinde göreceli olarak hepimiz o kişinin alanındaki bağlantılar genişleyecek ve gittiği yerlerdeki bağlar genişleyecek. Bu kişisel bir hedef olmalı.