Bu soruyu şöyle ele alalım; neden bir şeyleri mekanlaştırıyorum ve mekan içinde bana gelenlerin hepsi, benim ihtiyacım mı?
Ara
20 May 2020
Günlük hayattaki mekanlarımız içinde varlıksal ihtiyacımızı görebiliyor muyuz?
Günlük hayattaki mekanlarımız içinde varlıksal ihtiyacımızı görebiliyor muyuz?
0
Tek bir şey için kurduğumuz mekanlar oluyor. Bir arkadaşımla kahve içmek belki ondaki yeniyi istiyorum ya da evden çıkamadığınız için evimde onu ağırlıyorum. Bir süre sonra ortam klişe olup sıkıcı hale geliyor. Kendimizi tekrar ediyoruz. Konuşma ve hareketlerle... ihtiyaç bitti. Görüşme bitmeli.
İhtiyacı içsel olarak biraz daha açalım. Kurduğumuz ilişkilerdeki alma/verme dengesine ve bağların içindeki sevgi miktarına bakalım. Hayatın büyük bölümü tekrarlar üzerine kuruluyor. Hayvansal yanımız tekrarlar ile yaşıyor. Günde en az iki defa yemek yiyor. Su içiyor, tuvalete çıkıyor ve bunu her gün yapıyor. Ancak hayvan bedeni içinde yaşayan ruh her şeyi aynı yapmıyor?
Kahve içmek için oluşturulan mekanda bir araya getiren şeyler sadece ihtiyaçlar mı yoksa sevgi mi? Bu hayatta karşımıza çıkan herkes ile bir işimiz var. Söyleyeceğimiz bir söz, vereceğimiz ya da alacağımız bir şey var. Kısacası karma örüntüleri var.
Bu hikayedeki kişinin tüketme ihtiyacı nereden geliyor?
Geviş getiren deve görüntüsü geldi gözümün önüne :) onun gibi ihtiyaç sandığım ağıza alınıp öğütecek yeni şeyler mi o hikaye de aranan? Bilemedim. Kişi de önemli kendi yerimi yaptıklarımı mı kıyaslıyorum. Bakış açımı sorgulamalıyım. Gizli niyetler?!
Realiteyi bireysel olarak delmek için yüksek bir varlıksal deneyim gerekli. Ancak o zaman bireysel bir anlam çıkarabilirsiniz. Yolu arayan çoğu kişi birlikte arar. Birlikte keşfeder, bu grubun manyetik alanı ile oluşturulan bir halde. O zaman niyetler, daha görünür olur. Çünkü karma bağlarını açmaya başlar.
Etrafında hemen hemen aynı niyetlerle kurulmuş bir topluluğun potansiyeli çok yüksektir. Niyetler gözlenmeli, sessizce. Yargı çıkarmadan. Hareketin etkisi dışarıdan mı geliyor içeriden mi ve niyeti ne?
Bağların içinde ki sevgi miktarı? Bunu yeni gördüm. Ölçülebilir mı?
Madde aleminde yaşıyoruz. Her şey madde. Kabadan inceye doğru gidiyor. Maddelerin neden kaba neden ince oldukları güzel bir soru olurdu.
Bir daire diğer bir daire ile (?) - daire sizin için ne demek acaba? - bağ kuruyor. Bir tünel inşa ediyor. Şimdi açılan tünelin rengine bakalım, bencil mi değil mi? İlk seviye dualite.
Almak mı istiyor vermek mi? Başka bir şey mi var işin içinde? Mükemmel bağları inşa edelim diye demiyorum bunları, gözleyelim halimizi görelim ki neye çalışacağımızı bilelim.
Kişi kendisi ölçer, anlar ne kadar sevgi olduğunu. Bunu görmek her zaman iyi hissettirmez?
Daire sembolizm de Tanrı yı ifade ediyor. Kapalı bir çember. Dışardan etki almıyor kendi içine nufuz ediyor muhtemelen. Kendi ıçinde tam olan başka bir tam olanla bağ kurmak için tünel inşaa ediyor? Tünel inşaa etmek? Iki insanın iletişimi düşünce-niyetle başlıyor kelama dökülüyor. Rengi niyet alma üzerine mı, verme üzerine mı ama alıp veriyoruz tünel tek taraflı değil.
Ne kadar sevgiyim?
Sevginin içine ne girer ne girmez?
Önce merkezleri anlamak gerekir. İnsandan başlayalım. Şu anda dünya üzerinde egemen krallık "bizimkisi" hayvanlar arkamızdan geliyor.
İnsanın merkezleri ne olabilir ve merkezlerdeki bağlar, tüneller ne olabilir. Genelde merkezler birbirinden enerji çalar ve biz kalbe soracağımız bir şey için akla gideriz ve ona deriz ki " sevgi ne demek" akıl gelen bu soru karşısında arşivinden bir şeyler arar "sevgi" ile ilgili.
Tabi ki her zaman merkezler ayrılmaz. Bu kadar net ayrılmaz, ayrı yarı çalışmazlar şimdi kalp sonra hareket olmaz hepsi aynı anda çalışır. Ancak biz, genelde uykudaki insan ya da uyanmaya çalışan insanlar, entelektüel merkezin enerjilerini kullanırız uyanmak için. Peki, Batının bu aydınlanma şekli tutuyor mu? Bizde Anadoluda, Doğu tesiri de var.
Bir çoban nasıl aydınlanıyor peki? Buradan şu çıkıyor ki merkezlerle bu işler oluyor. Ancak aydınlanmış bir merkez sonunda aydınlanmış bir zihni bize getiriyor. Peki, inisiye açısından bunun objektif değer farkları nedir ki halimizi, merkezlerimizi gözleyelim? Yoksa yine entelektüel merkez konuyu arşivleyecek.
Sebep sonuç ilişkisini çözebilmeye baslarız.
Kıyas mekanizmasına danışıyor olacağım sanki.
Aynı gb görünen iki olayı farklı zamanlarda yaşamış olayım.
Biri geldi çarşıda arkamdan itekledi geçti. Tepkim öfkeyle bağırdım.
Ikincisinde tepkim onu durdurup düzgünce konuştum ya da aldırış etmedim vs
Bu iki harekette değer farklanmasının niyeti / hareket ettiricisi farklı. Objektiflik?? mekânın yasasına uygun davranmakmıdır? Kendi tepkimde erdem ve vijdan gözetmekmi?
Mekanın yasası bizi aşan kavramlar.
Biz kurulan mekanın içindeki renkleri, kokuları, en kaban bir iki inceye kadar oluşmuş formları ve anın içindeki duyguyu, hisleri, görüntüleri anlayabiliyoruz. Genel olarak söylüyorum.
Karma konusun, yani hareket unsurunun yarattığı nedensellikleri Üstatlar öğreniyoruz. " Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin." Matta 5:39
Şimdi bu bir yasa. Ancak bu yasayı nasıl uygulamak gerekir? Bunun inceliği öğrenciye kalır. Karmanı anladıkça hareketlerinde olgunlaşır. Hayattaki zorluklarınıza bakın karmanın bir bölümü oradadır. Hayattaki kolaylıklarınıza bakın, karmanın bir bölümü oradadır.
Buradan şunu anlarız ki, kaba seviyedeki karmalar, birisi bana çarptı ben ona çarptım, trafikte birisi önüme kırdı ben de arabadan çıktım ya da ben birilerine kızgınlık enerjisi çıkarıyorsam bu karmanın temizlenmesi ya da benim alanlarımdaki düğümün çözülmesi için bir mekan oluşacak. Yine öyle bir kızgınlık çıkaracağım ve piskopatın birisi arabasından silahıyla inecek ve bana değer farkı olacak. Çünkü ben bu zihinsel etki ile karmamı daha da görünür kıldım ve mekanlaştı.
Şimdi bu örnekten şunu anlarız. Görünürden görünmeyene kadar devam ediyor. Eğer birisi size çarptıysa ve siz bu konuda çok hassassanız burada bir şey vardır. Sistemin sizin üzerinizde nasıl çalıştığınıza bakın. Kimi yolluyorlar size? Nasıl tesirleri var?
Öfke enerjisi bolca :) direkt yargılama zanla hareket etme, fevri hareketler...
Farkettigim an ne yapıyorum deyip geri çekiliyorum.
Bu noktada çözüm de pasif kalıyorum.
Bunları bir grup içinde çalışmak gerekir. Öfke enerjisi, ego, ayırmak, yargılamak gibi sevgi eksikliği sadece sizde yok. Eğitim sistemimiz ve toplumsal modelin yapısındaki kırıklığın hepimizdeki yansımaları. Ancak bunlar değişiyor. Kalıcı, bu böyledi diye bir şey yok.
Kişinin bütün ile olan ilişkisi kendi grubu yoluyla olan yansır. Çünkü onlar karmanın birer ışığı gibidir. Bu karma, spiritüel yaşınıza ve mirasınıza göre derinleşir.
Öfke güçlü izler verir üzerine çalışılması gereken eğer takip ederseniz.