top of page
Yazarın fotoğrafıAvni Onur Sevinç

Beklemek Ahlaksızlaştırmazsa? Arzuyu Öldürmeyeceğim Dedim Sana!

Önce kalbimizin aynasını dinleyelim. Hildegard bizi 11. dakikanın sonunda bir yere taşıyacaktır. Orada fırsat bulursak biraz sohbet ederiz, ne dersin?



O zaman hareket edelim. İnsanları neyin hareket ettirdiğini görmek ilginç bir gözlem konusu, özellikle son zamanlarda ülkemizde olanları düşündüğümüzde. Dün babam ile sohbet ederken; siyasetin içinde özellikle de yerel yönetimlerde, senin gördüklerini görmüş olsam bir şekilde bunun daha da bilinmesi için harekete geçerdim dedim. Babam da zaten farklı seviyelerde hareket halindeyiz gibi bir yorumla konuyu bağladı.


O sırada kendi hareketlerimi de hızla gözden geçirdiğimde; beni hareket ettiren unsurun "şeylerin evrimine olan destek" olduğunu fark ettim. Belki siyasi ya da politik olarak tetiklenmiyorum ya da kültürel olan bitenden bu ölçüde etkilenmiyorum ancak onların sebepleriyle yakından ilgiliyim ki bu da bizi "görünmeyen" kavramına getiriyor.


İşte orası hareketlendiren kaynak. Ancak görünmeyeni nasıl okuyacağız? Ya da oradan ne alacağız ki bize hareket sağlasın. Alacağız derken zaten sürekli bir şeyler alıyoruz; bilinç seviyesine getirmek burada önemli. Bilinç seviyesi dediğim Üçgendeki -0+ kavramlarıyla ilgili. O nedenle okumalarımızın kaynağını görünmeyen yapıp sonuçları hayatın içinde algılamaya doğru giden bir pratiğimiz var. Sebeplerin sonuçlar kadar savaş olmaması da ilginç bir durum çünkü sebepler göreceli daha sabit ancak sonuçlar da sebeplere göre çok daha yavaş kendisini belli ediyor. Bu yavaşlık/hızlılık tabi değişken anlamlarda ve insan referansıyla.


Bunları gözlerken "sanki" bekliyormuş gibi hissedebiliriz ve bu bekleyiş arzu bedeni üzerinde hatırı sayılır bir baskı oluşturabilir. Eğer hançeri vurmak istiyorsak arzulara o zaman beklemek bir anahtar olabilir eğer değişim yolundaysak; yoksa hançerin zamansızlığı arzuyu sonraki zamanlara aktarır? Gerçi hançeri elimize verenlerin başında büyük öğretmen Madam Blavatsky geliyor, belki de o zaman ki realite bununla ilgiliydi?


Şimdi geldiğim yerde; günün sonunda (büyük gün) "kişi kendi kendinin kurbanıdır, kişi kendi kendinin sınırlandırması, kabulü ya da değerlendirmesidir" adlı anti-tez var elimde. Bu da önemli bir radrasyon merkeziyle tekrarlı yaşadığım karşılaşmadan aldığım/bana geçen vitamindir. Şimdi bir yanda Madam'ın basıncı ve doluluğu; diğer yanda da büyük canlı radrasyon merkezinin taze izlenimlerinden gelen taze izlenimler. Şimdi bu sarı ve yeşil gibi oldu çünkü hançer "sağ" elimdeydi ve "ahlak" da sol elimde?


Solun yeri yeni vitaminle değişti ve sağdaki hançerin işlevi de bir anlamda azaldı, artık sıkıca tutulmuş halde değil. Rahat halde tutuyorum onu ve kol serbest, eller gevşek. Ancak bir süre öyle bir şekilde kavramıştım ki uçana kaçana veriyorum hançeri! Ahlak da bundan mutluydu tabi?

Spiritüel aslan spiritüel güneşe bakıyor
Spiritüel aslan spiritüel güneşe bakıyor

O büyük öğretmen (radyason merkezi, vitaminle karşılaştığım yer) günlük duasında "Tanrım yasalarını benim eylemlerimle uyumlu yap ya da tam tersi" gibi bir dua ediyormuş. Bunu burada bırakalım, bir sonraki yazı da buradan başlayalım mı?


94 görüntüleme4 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

4 Comments


Musa Çelik
Musa Çelik
Oct 24, 2024

Sohbet için teşekkür ederim.

Like
Avni Onur Sevinç
Avni Onur Sevinç
Oct 25, 2024
Replying to

Değerli Musa,


Yorum için teşekkürler.

Like

emrejadecakir
Oct 09, 2024

ne kadar hoş ve açık bir ifade.

Hatırlatan Hoca’ma

Saygı, Sevgi ve Özlemle. Işık’la

🙏🫂🫀💫🪷


Like
Avni Onur Sevinç
Avni Onur Sevinç
Oct 09, 2024
Replying to

Değerli Emre,


Birlikte hatırlayalım, sonra ne özlemin geldiğini ve başka seçeneğimizin kalmadığını görelim.


Işığa

A.

Like
bottom of page